‘Rücû’ şairine
Gümüş serviler gibi hazin, huysuz atlar kadar uzaktım yaşamaktan
Beykoz’a inip sünbülî bir havada tenhaca sana baktım uzaktan
Çağdaş bir sancıyla baktım elbet, yeni sorular buldum şuradan buradan
Kiralık bir landoyla indim Bihruz Bey’le Çamlıca’dan
Bütün şairler delidir, diyordu yine Bihruz Bey; tu le poet son fu[i]
Lâkin kendisi de bir hayale tapıyordu
Felâtun Bey bir yanımdaydı sanki Râkım Efendi bir yanda
Dedim bir daha söylenmelidir siste söylenmiş her şey, bir daha
Gerçi bir aşkın anısını taze tutardı o zaman yaylı tanburun sesi
Ve bahçelerin gizli gizli Allah’ı sevmesi
Esir halayıklar güldü mü kıskandırırdı bostan ve gülistanı
Gözü kapalı çizerdi deli eniştemiz en güzel Arabistan’ı
Hâlâ muammadır Nevres’in koca İstanbul’u bir udun içine sığdırması
Hâlâ muammadır bir ud telinde Boğaz’ın zümrüt bir nehir olup durması
Gelgelim Fikret de haksızdı, diyemem; ve öbürleri, kırgın olanlar kendi çağına
İnsan en çok kendine batıyor gençken ve geçer sanıyor bulununca bir Simeranya
Eski çeşmelere yaslanıp bazen ben de mırıldanmıştım aynı muhacir soruyu:
İki mavi kısrak çalıp Kandinsky’den, kaçsak mı acaba ormanın kalbine doğru
Eğer yeniden sorarsan, artık tek bildiğim şu:
Şair için yalnız bir yol vardır; o da geri dönüş yolu
Şimdi sen de bana bak, şimdi dön de bana bak
Ve lâ selâmete minel halk ve lâ selâmete minel halk[ii]
[i] Tous les poètes sont fous
[ii] Çamlıca’daki Eniştemiz romanının kahramanı Vamık Bey’in sık sık tekrarladığı, “halkın dilinden
masun oluş yoktur,” anlamındaki söz.
Atakan Yavuz, Düşerken Söylenecek Şarkılar, 2022.