
Furkan Katuç
Self servis – Vitrinden bir parça akıl almak
Takım elbiseli adam, pembe tasmalı Maltipoo cins köpeğini dolaştırırken
Avuç dolusu toprak vererek vitrinden bir parça akıl aldım
Takriben 3 5 gün sürecek bir aptallık için gerekiyordu
Bu noktada durup 15 yıllık duvarın çatlaklarına baktım
İki avuç satenle kapanmayacak yara yoktur
Aldım elime fırçamı güneş başımla nişanlanıyordu
Ben şiir yazarken biraz da küpeşteyi boyarım
Özlük haklarımı talep ederken etrafı batırdım
Neden sendikalar bana sonsuzluğu sunmuyordu
Romalı doktorlar İsa gelene kadar neredeyse ölümsüzlüğü bulmaya çalışıyordu
Roma’da duvar ustaları mucizelere el atmıyor muydu?
Hep birlikte bir taşın üstünde hızla savruluyoruz
Tarihi bir taşın üstünde
Savrulduğum taşı biraz da boya yaparım
Kundurasıyla ses çıkartarak çimlerde yürüyen adam
İmanım olmasa bu gece aklımı kaybederdim dedi
Aldım malayı elime ve boşlukları doldurdum
Self servis – Yağmurda bir küçük çocuk vaftiz
Canım şöyle
Ellerimde gölgelerle kuklalar dans ediyor
Yağmurda bir küçük çocuk vaftiz
Künyesinde Tito yazıyor bir kaplumbağa
Uzun bir yolculuğa çıkıyor
Gün doğuyor gün batıyor gün gözlerimin önünde
Gün gölgelerle gün ellerimde gün dans ediyor
Küçük bir çocuk doğrulup kaplumbağayı
Ellerinde kaplumbağa dans ediyor
Bütün şehir devletlerinin küçük komünleri
Kuklaları seyrediyor Tito’yu seyrediyor
Gün doğuyor gün batıyor gün gözlerimin önünde
Gün Titoyla gün komünleri gün dans ediyor
Küçük bir çocuk doldurup doldurup çakıl taşlarını
Yolun tam ortasındaki çizgilere hizalıyor
Özlemin ve dirliğin bulunduğu her yerde
Bir küçük çocuk bir kaplumbağa
Zagreb’de gün çizgilerle doğuyor
Yağmur eşliğinde küçük çocuk kaplumbağayı
Tito yoluna çizgiler eşliğinde devam ediyor
Canım, gün her zamanki gibi doğuyor
Self servis – Dinara dağları boyunca yaşayanların söyledikleridir
Duyguları silinmiş bir zeka koyuluyor ortaya
Çünkü insandan duyguları silemiyoruz
Gidenin arkasından su döküyoruz çünkü kültür bunu söylüyor
Anlamını bildiğimiz için ateşten atlıyoruz
Deprem oluyor çünkü doğa kutsaldır
Kabul edilemeyen şey yaşamıyor çünkü yaradılış tektir
Baykuş batıda alimi temsil ediyor bizde ölümü
Mitler de kutsal kitaplar gibi iyiliğe çağırıyor
Meddahlar her zümreye ayrı ayrı anlatıyor
Hızır belli zamanlarda insanların dileklerini gerçekleştiriyor
Sosyolojik bir kontrolsüzlük söz konusu
Çünkü hiçbir yöneticinin evlatlarıyla imtihanı olumlu sonuçlanmıyor
Peynir altı sularından çökerek yapılıyor
Sarımsak otu zehre karşı kullanılıyor ama mideniz biraz yanabilir
Dallarda damla damla çiy tanesi arayıp yoğurt mayalıyorlar
Organik üretimin yüceltildiği bir zamanda yaşıyoruz
Ama yeni teknikler bulmak için uğraşmıyorlar
Günümüz insanları gürültünün içinde doğuyor
Self servis – Kanımı emen yılanın başının dönmesi
Zehrini verirken kanımı emen yılanın başının dönmesi
Benim safkanlığımı mı gösterir yılanın şatafatını mı
Öldürür mü aynı yerden ısırırsa defalarca
Ve defalarca öldürür mü tek bir ısırığı
Nasıl bir avantür sonrası olduysa bu apse
Adamı çıkarır yörüngeden latifesi
Duyulur silahın içindekinin istifası
Tabut omzumda ve biz üç kişi kaldık
Günün birinde hikâyesi olan biri çıkagelir diye sakladım sol yanımı
Yaralarımdan sıyrıldım ve arkamdaki tabuta çok yüklendim
Ben yaşarken dedi ağladığımda
Ben yaşarken sadece zehirli bir ok saplanabilir kalbime
Benim göğsümde olup bitenler senin eserin veya senden dolayı
Benim yanımda filizlenen senin tohumun veya senden dolayı
Dem alacak ve öleceksek ne anlamı vardı ısırılmanın
Ölümün verdiği heyecanla attı kalbim
Kalbim attı
Ve ölüm
Ense kökümde
Buzdokuz 23, Temmuz-Ağustos-Eylül 2024.